Muhakkak dikkatinizi çekmiştir; konuşurken esnediğinizde birden sesinizin volümü düşer ve karşınızdaki sizi anlamakta güçlük çeker. Peki, bunun nedeni üzerinde hiç düşündünüz mü?
Gırtlağımız (larinks), yani sesin üretildiği yer, iki ana kıkırdaktan oluşur: Soluk borusunun (trake) tam üst kısmında bulunan yüzük şekilli krikoid ve Âdem elması diye de bilinen tiroid. Gırtlak, dilin dip kısmının bağlı olduğu U harfi şeklinde ve hyoid adı verilen bir kemiğe asılı bulunur. Krikoid'in üst kenarında aritenoid adı verilen iki küçük kıkırdak daha bulunur. Bu yapılara sesle ilgili bağlar (vokal ligamentler) ve gırtlağın içinde bulunan kaslar tutunur. Bu kaslar nefes alma ve ses çıkarma sırasında vokal kıvrımları açıp kaparlar ve sesin dinamiğini ve perdesini ayarlamaya yardımcı olurlar.
Vokalis (tiroaritenoid kas) adı verilen bir kas ise her vokal kıvrımın gövdesini oluşturur. Bu kas kasıldığında vokal kıvrımlar kısalır ve kalınlaşırlar bu da sesin kalın çıkmasına (sesin perdesinin alçalmasına) sebep olur. Buna ek olarak vokalisin kasılması küçük dili daha uzun süre kapalı tutar ve sesin yüksekliğini artırır. Krikotiroid adı verilen kas kasıldığında ise tiroid kıkırdak öne doğru yavaşça sallanır. Bu durum da vokal kıvrımların uzaması ve incelmesiyle sonuçlanır ve sesin ince çıkmasına neden olur (sesin perdesini artırır).
Biz konuşurken ya da herhangi bir şekilde ses çıkarırken gerçekleşenler ana hatlarıyla bunlardır. Esnediğimizde ise gırtlağımızda bulunan sözünü ettiğimiz kaslar ve daha başka kaslar gerginleşir ve bu gerginlik bizim onları istediğimiz şekilde kontrol etmemizi engeller. Dolayısıyla esnerken konuşmak zorlaşır ya da garip sesler çıkarmamızla sonuçlanır.Şarkıcılar ya da opera sanatçıları gibi ses sağlığına dikkat etmesi gereken kişilerin esneme sırasında konuşmaya çalışmamaları ve çok güçlü esnemekten kaçınmaları bazı ses uzmanları tarafından önerilmektedir. Bunun nedeni, kasların esneme sırasında içinde bulundukları gerilimin zararlı olduğunun düşünülmesidir.
19 Kasım 2011 Cumartesi
26 Ekim 2011 Çarşamba
GÜNEŞ MİLYARLARCA YILDIR YANIYOR ENERJİSİNİ NEREDEN ALIYOR?
Güneş yaklaşık 4,5 milyar yıldır her sabah doğup her akşam batıyor. Hiçbir gün bozulmadı, arıza yapmadı ve düzenli olarak görevini yerine getirdi ve hâlâ getirmeye devam ediyor. Peki, hiç merak ettiniz mi, güneş enerjisini nereden alıyor?
Güneş, çekirdeğinde meydana gelen termonükleer tepkimeler sayesinde parlar. Bilindiği üzere güneş büyük,oranda hidrojenden oluşur. Çekirdekteki hidrojen atomları, basınç ve sıcaklığın etkisiyle tepkimeye girer. Dört hidrojen atomu çekirdeği birleştiğinde, bir helyum atomu çekirdeği ve bir miktar enerji ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu enerji, Güneş'in yaydığı ısı enerjisidir.
Güneş, çekirdeğinde meydana gelen termonükleer tepkimeler sayesinde parlar. Bilindiği üzere güneş büyük,oranda hidrojenden oluşur. Çekirdekteki hidrojen atomları, basınç ve sıcaklığın etkisiyle tepkimeye girer. Dört hidrojen atomu çekirdeği birleştiğinde, bir helyum atomu çekirdeği ve bir miktar enerji ortaya çıkar. Ortaya çıkan bu enerji, Güneş'in yaydığı ısı enerjisidir.
ÖRÜMCEKLER SUYUN İÇİNDE AĞ ÖREBİLİRLER Mİ?
Bazı örümcek türleri bunu başarabilir. Su örümcekleri hayatlarını su altında geçirirler ve nadiren kuru toprakla temas ederler. Bu örümceklerin çoğu göllerde ve nehirlerde yaşarlar. Ağlarını da su altında yetişen bitkilerin çevresinden geçirerek örerler. Bu ağ bir çantacık şeklini alır. Su örümcekleri belirli aralıklarla su yüzünden hava kabarcıkları toplarlar ve topladıkları bu kabarcıkları su altındaki ağlarına taşıyarak hepsini birleştirirler. Sonunda büyük bir hava kabarcığı oluştururlar. Ağın en önemli yönü bu hava kabarcığını tutmasıdır. Bu hava boşluğu onların içine girebilecekleri büyüklüğe ulaşır ve suyun altında konforlu bir odacık halini alır.
PETROL DE DONAR MI?
İlkokuldan beri hepimize öğretildiği gibi su 0 derecede donar. Yine öğrendiklerimize göre doğadaki her şeyin bir donma noktası vardır. Peki, günümüzde en büyük enerji kaynağımız olan petrolün de donma noktası var mıdır? Varsa kaç derecedir?
Petrol çok çeşitli maddelerin karışımından oluşur. İçinde değişik hidrokarbonlar yer alır. Bu yüzden sabit bir donma noktası olmasını bekleyemeyiz. Ancak bu petrolün donmayacağı anlamına gelmiyor. Doğadaki her şey gibi petrol de donar elbette. Sadece içerisinde çeşitli maddeler olduğu için belirli bir noktada donar diyemeyiz. Petrolün alev alıp yanması için gerekli en düşük sıcaklık yaklaşık olarak -72 derecedir. Buradan yola çıkarak petrolün -72 dereceden daha düşük bir sıcaklıkta donacağını tahmin edebiliriz.
Petrol çok çeşitli maddelerin karışımından oluşur. İçinde değişik hidrokarbonlar yer alır. Bu yüzden sabit bir donma noktası olmasını bekleyemeyiz. Ancak bu petrolün donmayacağı anlamına gelmiyor. Doğadaki her şey gibi petrol de donar elbette. Sadece içerisinde çeşitli maddeler olduğu için belirli bir noktada donar diyemeyiz. Petrolün alev alıp yanması için gerekli en düşük sıcaklık yaklaşık olarak -72 derecedir. Buradan yola çıkarak petrolün -72 dereceden daha düşük bir sıcaklıkta donacağını tahmin edebiliriz.
UZAYDA DİKİLEN BİR BAYRAK DÜNYADAKİ GİBİ DALGALANIR MI?
Atmosfer hareketleri (yani rüzgâr) olmadığı için bayrak da dalgalanmaz. Bu nedenle Neil Armstrong tarafından Ay'a götürülen ABD bayrağı, folyo gibi ince metalden yapılmıştı. Yoksa bazı uyduruk senaryolarda olduğu gibi "dalgalanır" görünen Amerikan bayrağı, astronotların gerçekte Ay'a gitmeyip resmi bir stüdyoda çektirdiklerinin kanıtı değildir.
Ancak kuşkusuz uzayda atmosferi olan gökcisimleri de var. Dünyamız gibi... Buralarda bayrağın dalgalanacağından kuşku yok. Atmosferi dünyamızdan çok daha seyrek olduğu halde zaman zaman tüm gezegeni kaplayan toz fırtınalarının yaşandığı Mars'ta da bayrak dalgalanırdı. Hatta Jüpiter gibi saatte 400-600 km hızda fırtınaların olduğu Jüpiter'de bayrak, tümüyle parçalanmadan önce çok kısa bir süre için dalgalanabilirdi.
Ancak kuşkusuz uzayda atmosferi olan gökcisimleri de var. Dünyamız gibi... Buralarda bayrağın dalgalanacağından kuşku yok. Atmosferi dünyamızdan çok daha seyrek olduğu halde zaman zaman tüm gezegeni kaplayan toz fırtınalarının yaşandığı Mars'ta da bayrak dalgalanırdı. Hatta Jüpiter gibi saatte 400-600 km hızda fırtınaların olduğu Jüpiter'de bayrak, tümüyle parçalanmadan önce çok kısa bir süre için dalgalanabilirdi.
17 Ekim 2011 Pazartesi
15 Ekim 2011 Cumartesi
14 Ekim 2011 Cuma
13 Ekim 2011 Perşembe
COLOMB AMERİKA'YI KEŞFETTİĞİNDE ORADA BULUNAN HALK AZTEKLİLER MİYDİ İNKALAR MI?
Bütün zamanların en büyük keşiflerinden birisi de coğrafi keşiflerdir. Sadece bulundukları zamana damga vurmakla kalmamışlar, tüm zamanları etkilemişlerdir. Neden-sonuç ilişkisiyle incelendiklerinde coğrafi keşiflerin etkilerinin hâlâ devam ettiğini savunanlar bile vardır. Coğrafi keşifleri ve sömürge yarışını başlatan Amerika'nın keşfedilişi ise kafamızı karıştırmaya devam eden konulardan biridir. Peki, Colomb Amerika'yı keşfettiğinde hangi halkla karşılaşmıştır?
Colomb Amerika'ya geldiğinde bu iki halk da kıtada bulunuyordu. Hatta Maya ve Toltek yerlileri ve Aztek İmparatorluğu'na bağlı başka kabileler de bulunuyordu. Aztekler Orta Amerika'da, Inkalar da bugünkü Şili civarında Güney Amerika'daydı. Ne var ki Colomb bunları görmedi. Aztekler'le ilk karşılaşan Cortez, înkalar'la ilk kez karşı karşıya gelen de Pizarro'ydu. Aztekler'e bağlı küçük kabilelerle karşılaşan Colomb, uzun süre Hindistan'a geldiğini düşündü. Amerika'nın yerli halkının "İndian" yani "Hintli" olarak adlandırılması da bu yüzdendir.
Colomb Amerika'ya geldiğinde bu iki halk da kıtada bulunuyordu. Hatta Maya ve Toltek yerlileri ve Aztek İmparatorluğu'na bağlı başka kabileler de bulunuyordu. Aztekler Orta Amerika'da, Inkalar da bugünkü Şili civarında Güney Amerika'daydı. Ne var ki Colomb bunları görmedi. Aztekler'le ilk karşılaşan Cortez, înkalar'la ilk kez karşı karşıya gelen de Pizarro'ydu. Aztekler'e bağlı küçük kabilelerle karşılaşan Colomb, uzun süre Hindistan'a geldiğini düşündü. Amerika'nın yerli halkının "İndian" yani "Hintli" olarak adlandırılması da bu yüzdendir.
11 Ekim 2011 Salı
NOEL VE YILBAŞI ARASINDA NE FARK VARDIR?
Noel (Noel Günü veya Noel Bayramı), Hristiyanlar tarafından Mesih olarak kabul edilen İsa'nın doğum gününün geleneksel olarak kutlandığı yıllık tatildir. Noel'de, İsa'nın doğum günü kutlamasıyla birlikte çeşitli adetler de yerine getirirlir. Antik çağlardan beri kutlana gelen Pagan ve Roma kış festivalleri olan Yule ve Saturnalia'daki uygulamalar Noel'in kökenini teşkil etmektedir.
Günümüzün Noel kutlamalarında genellikle, İsa'nın doğumunun canlandırıldığı oyunlar sahnelenir, Noel ağaçları süslenir, ışıklı ev, bahçe cadde süsülemeleri yapılır,hediyeler alınır, tebrik kartları verilir ve Noel baba'nın gelişi simgesel olarak canlandırılır. Yaygın Noel temaları; iyi niyet, sevecenlik ve ailenin birlikte zaman geçirmesi olarak sıralanabilir.
Noel, her yıl Hıristiyanlarca 25 Aralık'ta kutlanır. Kutlamalar 24 Aralık'ta Noel Arifesiyle başlamış olur ve bazı ülkelerde, 26 Aralık akşamına kadar devam eder. Hıristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Noel tatili yeni yıl tatiliyle birleştirilir. Bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jül Sezar takviminde 25 Aralık'a denk gelen 6 ocak'ı Noel olarak kutlarlar. İsa'nın gerçek doğum günüyle ilgili çeşitli rivayetler olsa da geleneksel olarak 25 Aralık Noel kutlanır.
Miladi takvim başlangıcı olan yılbaşı kutlamaları ile Noel kutlamaları tarihlerinin yakın olması sebebiyle sıkça karıştırırlır. Noel kutlamalarının temelinde yukarıda anlattığımız gibi İsa'nın doğumunu kutlama geleneği yatmaktadır. Yeni yıl kutlamalarının geçmişi ise eski romalıların 1 Ocak'ta yaptıkları yeni yıl kutlamalarına dayanmaktadır. 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece kutlanan yeni yıl ile Noel şenlikleri temelde birbirinden farklı olmakla birlikte, adet ve gelenekler açısından Hıristiyanlar arasında karışmış vaziyettedir.
Türkiye'de Noel kutlamaları Hıristiyan nüfusun çok az olması nedeniyle kamuoyunda hissedilmememektedir; ancak yeni yıl 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece büyük bir kitle tarafından kutlanmaktadır. Bu nedenle yeni yılın ilk günü, 1 Ocak, tüm Türkiye'de resmi tatildir.
http://www.kitapgalerisi.com/OD-BiR-YUNUS-ROMANI_128380.html#0
Günümüzün Noel kutlamalarında genellikle, İsa'nın doğumunun canlandırıldığı oyunlar sahnelenir, Noel ağaçları süslenir, ışıklı ev, bahçe cadde süsülemeleri yapılır,hediyeler alınır, tebrik kartları verilir ve Noel baba'nın gelişi simgesel olarak canlandırılır. Yaygın Noel temaları; iyi niyet, sevecenlik ve ailenin birlikte zaman geçirmesi olarak sıralanabilir.
Noel, her yıl Hıristiyanlarca 25 Aralık'ta kutlanır. Kutlamalar 24 Aralık'ta Noel Arifesiyle başlamış olur ve bazı ülkelerde, 26 Aralık akşamına kadar devam eder. Hıristiyanların çoğunlukta olduğu ülkelerde Noel tatili yeni yıl tatiliyle birleştirilir. Bazı Doğu Ortodoks Kiliseleri, Jül Sezar takviminde 25 Aralık'a denk gelen 6 ocak'ı Noel olarak kutlarlar. İsa'nın gerçek doğum günüyle ilgili çeşitli rivayetler olsa da geleneksel olarak 25 Aralık Noel kutlanır.
Miladi takvim başlangıcı olan yılbaşı kutlamaları ile Noel kutlamaları tarihlerinin yakın olması sebebiyle sıkça karıştırırlır. Noel kutlamalarının temelinde yukarıda anlattığımız gibi İsa'nın doğumunu kutlama geleneği yatmaktadır. Yeni yıl kutlamalarının geçmişi ise eski romalıların 1 Ocak'ta yaptıkları yeni yıl kutlamalarına dayanmaktadır. 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece kutlanan yeni yıl ile Noel şenlikleri temelde birbirinden farklı olmakla birlikte, adet ve gelenekler açısından Hıristiyanlar arasında karışmış vaziyettedir.
Türkiye'de Noel kutlamaları Hıristiyan nüfusun çok az olması nedeniyle kamuoyunda hissedilmememektedir; ancak yeni yıl 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan gece büyük bir kitle tarafından kutlanmaktadır. Bu nedenle yeni yılın ilk günü, 1 Ocak, tüm Türkiye'de resmi tatildir.
http://www.kitapgalerisi.com/OD-BiR-YUNUS-ROMANI_128380.html#0
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)